Büyük Önder Atatürk'ün “ Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim.” sözünde çoğumuzun atladığı, hatta kısalttığı çok önemli bir ayrıntı vardır.

Ben zeki ve çevik sporcuyu severim ama sporcu aynı zamanda ahlaklı olmazsa zeki ve çevik olmasının bir anlamı olmaz der.

Toplumlarda spor ve sporcu ahlakının anlamı ve değeri çok özel olduğu için, adil yarış, rakibine saygı, etik dünya görüşünün hakim olmasının yanı sıra kötü alışkanlıkların pençesine düşmemesi için çocuklar ve gençler spora özendirilir.

Belediyeler son yıllarda amatör spora destek vererek sağlıklı bir toplum, spor ahlaklı bir gençlik yaratmak için emek harcarlar.

Hayatın doğal akışı içerisinde, bu eko sisteme zarar veren spor ahlakından nasibini almamış sosyal mikropların üremesi kaçınılmazdır.

Bunlar için kazanmak ve kifayetsiz kimliklerine toplumda yer bulmak için herşeyi yapmak mübahtır.

Bu ahlaksızlığa profesyonel sporlarda şike, amatör sporlarda ise doping denir.

Yakın geçmişte Atletizm ve Halterde yaşananları anımsayalım.

Elvan Abeylegesse Afrika'da bulunan yetenekli bir uzun mesafe koşucusu idi. Türk bayrağı altında başarılı yarışlara imza attı ve onu takip eden Türk kadın koşucularımız başarılı oldu. Biz de gururlandık

Başarılı ve bilimsel idman veren antrenörler gönderilip, sistem korunmayınca , sosyal mikroplar devreye girdi ve kolayı seçerek antrenman yaptırmak yerine gençleri dopingli maddeler ile zehirlediler.

Aynı şekilde Halter'de Naim Sülaymanoğlu ve Halil Mutlu ile başlayan muhteşem süreci, yine bu mikroplar devreye girerek, eko sisteme sızıp doping zehri ile bizi yalancı başarılar ile sevindirdiler ama iki sporda da doping ahlaksızlığı ile yüzleştik ve hepsini kaybettik madalyaları iade ettik.

Bize kalan ise kara leke oldu.

Üstelik onlarca yılın emeği ve planı bitti ve başa döndük.

Dopingin bilimsel ve sportif tarifi şöyledir.

Doping hem haksız rekabete zemin hazırlaması, "Fair play" anlayışına uymaması nedeniyle spor ahlakına aykırıdır, hem de sporcu sağlığını kısa ve uzun süreli olarak bozar ve hatta olası ölüm risklerinin oluşmasına neden olur.

Bu tanım içerisinde ahlak, insan sağlığı, adalet, eşit mücadeleden eser yoktur!

P&R ekibi kalemleri tarafından Nilüfer'in şansı, dürüstlüğün timsali olarak pompalanan, hemşeri derneklerinin göz bebeği Şadi Özdemir tarafından seçildiğinin ertesi gün atanan Belediyespor Başkanı Muharrem Or , yakın geçmişte, sporcusuna doping yaptırma suçunu işlemesi sonucunda Dopingle Mücadele Kural ihlallerinin 2.8 maddesi 4 yıl spordan men cezası almıştır.

“2.8 .Bir Sporcu veya diğer Kişi tarafından herhangi Yasaklı bir Madde veya Yasaklı bir Yöntemin herhangi bir Sporcuya Müsabaka İçi dönemde Tatbik Edilmesi veya Tatbik Etmeye Teşebbüs Edilmesi veya Müsabaka Dışında Yasak olan herhangi Yasaklı bir Madde veya Yasaklı bir Yöntemin herhangi bir Sporcuya Müsabaka Dışındaki bir dönemde Tatbik Edilmesi veya Tatbik Etmeye Teşebbüs Edilmesi...”

İl başkanlığı döneminde geçmişten gelen hukukunu gereği(!) bazılarını liyakata bakmadan kadrosuna dolgu yaptığı biliniyor.

Ama bu kadarı da olmaz.

Hani bazı şehirlerde ilçelerde belki olur ama Bursa'da özellikle de Nilüfer'de olmaz.

İlle de iş bulacaksan garaj amiri yap, özeline şöfor yap, sitene bahçıvan yap ama Nilüfer'in sporunu bu adama teslim edecek kadar büyük yanlış yapma!

Nilüfer halkı balık hafızalı değildir, iyisi de kötüsü de sana yazar unutma!

Dediğin gibi aramızdan su sızmazdı, itina ile kaçak köy kuruldu. Benim derdimin sen değil, Nilüfer olduğunu herkesten önce sen biliyorsun.

Bu bilginin bana nasıl geldiğini değil, bu sorunu nasıl çözeceğini, yanlıştan nasıl döneceğini düşünürsen kendine iyilik yaparsın.

Ama ille de ... dersen telefon aç, doğruyu söylemezsem namerdim.

Kimseye bel altı vurmam, kimsenin hakkına girmem ama yaşadığım ve noktayı koyacağım Nilüfer'im için kimsenin P&R yazarı olmadım olmayacağım.

Noel Baba değilim ama yeni yılda asıl turpun büyüğü heybede diyerek noktayı koyalım.