Bursa'nın Tabii Senatörlerini anmadan önce Tabii Senatörlük nedir, hak edilmiş ve makbul bir makam mıdır?
Yoksa dağıtılan bir nevi ulufe makam mıdır anlayalım?
Tabii Senatörlük (Yaşam Boyu Senatörlük),1961 Darbe Anayasası'na göre kurulan Cumhuriyet Senatosu'nu oluşturan üç çeşit üyeden biridir. Tabii Senatörler kendi içinde iki gruba ayrılıyorlardı.
Bunlardan birincisi Milli Birlik Komitesi Başkan ve üyeleridir. 27 Mayıs Askeri Darbesi'ne katılan subayların hayatlarının garantiye alınması için, 1961 Anayasası'nda onlara böyle bir hak tanınmıştır. Darbeden sonra yapılan genel seçimlerde darbeci subaylar ömür boyu senatör olarak Senatoda yer almışlardır.
İkinci grup ise eski Cumhurbaşkanlarıydı. 1974'te 27 Mayıs'ta darbe ile görevden alınan, sonra itibarı iade edilen eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a da tabii senatörlük teklif edilmiş, ancak Bayar "Ben ömrüm boyunca demokrasi için mücadele ettim. Demokrasilerde tabii senatörlük yoktur" diyerek reddetmiştir.
Üçüncü grup ise her seçilen Cumhurbaşkanı kontenjanı ile memur atar gibi seçilenlerden oluşur.
12 Eylül Darbesi'nden sonra hazırlanan 1982 Anayasası'nda Cumhuriyet Senatosu'na yer verilmeyerek, tabii senatörlük kaldırılmış ama yerine yine darbeci beş General'e yaşam boyu dokunulmazlık imtiyazı verilmiştir.
Yani Tabi Senatörlük darbecilerin kendilerini korumak için getirdiği, varlığını halk iradesinden değil iki satır kanundan alan itibarsız bir makamdır.
Kısaca Tabii Senatörlük yeniçerilere verilen ulufe gibi dağıtıldığından, demokrasi ile açıklanamayan, matah bir şey değildir.
Bursa bir (Kültür, Tarih,Sanat, Doğa,Kaplıca Turizm,Sanayi) olduğundan, siyaseti ve pazarlamayı beceremediğinden sürekli kaydeden bir kent olmuştur.
Bursa'nın kendi kendisini göreve atayan Tabii Senatörleri kendilerini var eden özellikleri terk edip her derde deva olmaya kalkışınca Bursa şehri gibi çoklu kimlik bunalımına girip saçmalıyorlar.
Bir şehirde bir marka oluşturulur, diğer artıları o markayı parlatan unsurlar olur.
Biri hasbel kadar bir ilçenin belediye başkanı seçilir, kendi yetersizliğini görmeden Bursa'nın kimliklerinden birini seçip diğerlerini kazma kürekle gömer.
Ve şöyle buyurur “Bursa Sanayiye doymuştur!”
Neye göre, kime göre, hangi bilimsel ve sosyal veriye göre doyduğunu açıklayamaz.
Hatta ailesinin ekmek parası için taaa uzaklardan Bursa'ya göç ettiğini bile unutur.
Ama “Bay Seçilmiş” olduğundan her sözünde keramet olduğunu düşünür ve kendisini Tabii Senatör sanır.
Adam eğitimcidir ama ettiği her kelam,sizi Bursa'nın geleceği üzerinden siyaseti kullanarak kurguladığı rant hesaplarına götürür.
Öğretmenleri en iyi şartlarda nasıl çalıştırım ve kul hakkına girmem, öğrencilere en iyi eğitimi nasıl veririm planı yoktur.
Hayatını Bursa eğitimine adağıdını(!) öyle acıklı öykülerle anlatır ki; kenara koyduğunuz kefen paranızı veresiniz gelir.
Bu tipleri tamamen duygusal nedenlerle Tabii Senatör ilan eden hastalıklı kalemler tarafından kutsanır.
Profesyonel ve kendisini Bursa'nın şansı ilan eden siyasetçiler de kendilerini Tabi Senatör olarak görürler.
Bunlar Heykel önündeki saati bile her gece kendilerinin kurduğunu söylerler ama ihale tarihine göre 2016'da gelmesi gereken YHT için tek bir kelam edemezler.
İş insanlarının Tabi Senatörlerini unutmayalım.
Ben vergi ödüyorum,millete ekmek veriyorum masalı ile Bursa'nın dağının, ovasının, deresinin, denizinin içine eder ama en büyük vatansever odur.
Bursa'da bizim normalimiz bile anormaldir.
Bursaspor sevdasının adını “eziyet” koyarız.
Biz şampiyon takımı tutmaz, tuttuğumuz takım şampiyon yaparız, Bursaspor küme düştüğü gün kıyamet kopar deriz ama dibi bulduğumuzda vurgun yemiş gibi oluruz.
Otuz maçta otuz galibiyet almak bile yetmez, atılan golü az buluruz.
Kulübü soyarlar sesimiz çıkmaz hatta çoğunu genel kurulda ibra ederiz ama kulübün sahibi biziz diyen Tabi Senatörlerimiz vardır.
Hayallerim sadece bir kez katıldığımız Şampiyonlar Ligine her yıl katılmaktır ama bu günün gerçeği 3 ncü Lig 1 nci gruptur.
Bursa'nın kurtuluşu kerameti kendinden menkul Tabi Senatörlerden kurtulmakla başlamalıdır.
Gençlerin, iş insanı ile, çalışanı ile, siyasetçisi ile, yazarı çizeri ile, eskimiş tüfeklerin izini takip etmekten vazgeçip, “Bizim de Bursa üzerine yeni bir fikrimiz, söyleyecek yeni bir sözümüz var” dediği gün Bursa kurtulur.
Bursa adına ortak akıl ile bir üst kimlik oluşturarak, geleceği gençlere bırakmazsak, bırakacağımız mirasın acısı bizi mezarda da rahat bırakmaz...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman GÜRÇAY
Bursa'nın Tabii Senatörleri(!)...
Bursa'nın Tabii Senatörlerini anmadan önce Tabii Senatörlük nedir, hak edilmiş ve makbul bir makam mıdır?
Yoksa dağıtılan bir nevi ulufe makam mıdır anlayalım?
Tabii Senatörlük (Yaşam Boyu Senatörlük),1961 Darbe Anayasası'na göre kurulan Cumhuriyet Senatosu'nu oluşturan üç çeşit üyeden biridir. Tabii Senatörler kendi içinde iki gruba ayrılıyorlardı.
Bunlardan birincisi Milli Birlik Komitesi Başkan ve üyeleridir. 27 Mayıs Askeri Darbesi'ne katılan subayların hayatlarının garantiye alınması için, 1961 Anayasası'nda onlara böyle bir hak tanınmıştır. Darbeden sonra yapılan genel seçimlerde darbeci subaylar ömür boyu senatör olarak Senatoda yer almışlardır.
İkinci grup ise eski Cumhurbaşkanlarıydı. 1974'te 27 Mayıs'ta darbe ile görevden alınan, sonra itibarı iade edilen eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a da tabii senatörlük teklif edilmiş, ancak Bayar "Ben ömrüm boyunca demokrasi için mücadele ettim. Demokrasilerde tabii senatörlük yoktur" diyerek reddetmiştir.
Üçüncü grup ise her seçilen Cumhurbaşkanı kontenjanı ile memur atar gibi seçilenlerden oluşur.
12 Eylül Darbesi'nden sonra hazırlanan 1982 Anayasası'nda Cumhuriyet Senatosu'na yer verilmeyerek, tabii senatörlük kaldırılmış ama yerine yine darbeci beş General'e yaşam boyu dokunulmazlık imtiyazı verilmiştir.
Yani Tabi Senatörlük darbecilerin kendilerini korumak için getirdiği, varlığını halk iradesinden değil iki satır kanundan alan itibarsız bir makamdır.
Kısaca Tabii Senatörlük yeniçerilere verilen ulufe gibi dağıtıldığından, demokrasi ile açıklanamayan, matah bir şey değildir.
Bursa bir (Kültür, Tarih,Sanat, Doğa,Kaplıca Turizm,Sanayi) olduğundan, siyaseti ve pazarlamayı beceremediğinden sürekli kaydeden bir kent olmuştur.
Bursa'nın kendi kendisini göreve atayan Tabii Senatörleri kendilerini var eden özellikleri terk edip her derde deva olmaya kalkışınca Bursa şehri gibi çoklu kimlik bunalımına girip saçmalıyorlar.
Bir şehirde bir marka oluşturulur, diğer artıları o markayı parlatan unsurlar olur.
Biri hasbel kadar bir ilçenin belediye başkanı seçilir, kendi yetersizliğini görmeden Bursa'nın kimliklerinden birini seçip diğerlerini kazma kürekle gömer.
Ve şöyle buyurur “Bursa Sanayiye doymuştur!”
Neye göre, kime göre, hangi bilimsel ve sosyal veriye göre doyduğunu açıklayamaz.
Hatta ailesinin ekmek parası için taaa uzaklardan Bursa'ya göç ettiğini bile unutur.
Ama “Bay Seçilmiş” olduğundan her sözünde keramet olduğunu düşünür ve kendisini Tabii Senatör sanır.
Adam eğitimcidir ama ettiği her kelam,sizi Bursa'nın geleceği üzerinden siyaseti kullanarak kurguladığı rant hesaplarına götürür.
Öğretmenleri en iyi şartlarda nasıl çalıştırım ve kul hakkına girmem, öğrencilere en iyi eğitimi nasıl veririm planı yoktur.
Hayatını Bursa eğitimine adağıdını(!) öyle acıklı öykülerle anlatır ki; kenara koyduğunuz kefen paranızı veresiniz gelir.
Bu tipleri tamamen duygusal nedenlerle Tabii Senatör ilan eden hastalıklı kalemler tarafından kutsanır.
Profesyonel ve kendisini Bursa'nın şansı ilan eden siyasetçiler de kendilerini Tabi Senatör olarak görürler.
Bunlar Heykel önündeki saati bile her gece kendilerinin kurduğunu söylerler ama ihale tarihine göre 2016'da gelmesi gereken YHT için tek bir kelam edemezler.
İş insanlarının Tabi Senatörlerini unutmayalım.
Ben vergi ödüyorum,millete ekmek veriyorum masalı ile Bursa'nın dağının, ovasının, deresinin, denizinin içine eder ama en büyük vatansever odur.
Bursa'da bizim normalimiz bile anormaldir.
Bursaspor sevdasının adını “eziyet” koyarız.
Biz şampiyon takımı tutmaz, tuttuğumuz takım şampiyon yaparız, Bursaspor küme düştüğü gün kıyamet kopar deriz ama dibi bulduğumuzda vurgun yemiş gibi oluruz.
Otuz maçta otuz galibiyet almak bile yetmez, atılan golü az buluruz.
Kulübü soyarlar sesimiz çıkmaz hatta çoğunu genel kurulda ibra ederiz ama kulübün sahibi biziz diyen Tabi Senatörlerimiz vardır.
Hayallerim sadece bir kez katıldığımız Şampiyonlar Ligine her yıl katılmaktır ama bu günün gerçeği 3 ncü Lig 1 nci gruptur.
Bursa'nın kurtuluşu kerameti kendinden menkul Tabi Senatörlerden kurtulmakla başlamalıdır.
Gençlerin, iş insanı ile, çalışanı ile, siyasetçisi ile, yazarı çizeri ile, eskimiş tüfeklerin izini takip etmekten vazgeçip, “Bizim de Bursa üzerine yeni bir fikrimiz, söyleyecek yeni bir sözümüz var” dediği gün Bursa kurtulur.
Bursa adına ortak akıl ile bir üst kimlik oluşturarak, geleceği gençlere bırakmazsak, bırakacağımız mirasın acısı bizi mezarda da rahat bırakmaz...