31 Mart seçimde ortaya çıkan sandık sonucunda halkın tercihi, siyaseti lodos çarpmış balık sersemi yaptı.
Ak Parti seçmeni tarihinde ilk defa partisini uyarmak ya da cezalandırmak amacıyla sandığa gitmedi.
Bu durumun en net örneğine Bursa seçimlerinde tanık olduk.
Bursa, gece dönerine tav olup bize paşa paşa oy verir diyerek kimyası tutmayan bir kadro ve ekiple seçime giren Ak Parti Bursa'da dağıldı.
CHP, Bursa'da bir önceki seçim sonuçlarına göre önemli oranda oy kaybetmesine rağmen seçimlerin galibi oldu.
CHP aday belirlerken, Mustafa Bozbey'in fikrini alıp biraz da dikkatli ve titiz olsaydı en azından iki ilçeyi daha kazandığı gibi oy oranı artardı.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti Genel Başkanı olarak seçim sonrası sandık sonuçlarından dersler çıkardıklarını ifade ederek, teşkilatını özellikle kibir konusunda sert bir şekilde uyardı.
Siyasi yaşamında şahin kanadın temsilcisi olarak nam salan Meral Akşener'i, sarı saçlı barış güvercinine çevirdi.
Ardından başta CHP olmak üzere siyasetin tüm aktörlerine normalleşme, yumuşama ve diyalog mesajını verdi.
CHP yeni yönetimi, başta Hatay örneğini bile göz önüne almadan ve sonuçları analiz etmeden seçim sürecinden kendi başarıları ile çıktıklarını düşündüklerinden buldumcuk şımarığı oldu.
Oysa halkın lezzet testi için marketlerde tattırma örneği gibi CHP yi yerelde denemek istediğinin fark etmediler.
Bir de Ak Partinin ihmal ettiği hatta unutup yoksulluğa terk ettiği emekli kesimi ilk kez sesini yükseltince hamsiler bir oldu ve balinayı yuttu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, akışı ve gündemi Ak Parti lehine çevirmek için siyasette normalleşme ve yumuşama mesajını verince, CHP Genel Başkanı Özgür Özel; tecrübeleri ve yaşanmışlıkları ile siyaseti doğru okuyan isimlerin uyarılarını dikkate almadan, hamleyi pes etmek olarak algıladı, işte bu diyerek mesajı aldı ve kısa süren pastırma yazından sonra gündemi Ak Parti'ye teslim etti.
TBMM yasama dönemi açılış resepsiyonunda usta siyasetçi Bahçeli'nin Özgür Özel' e yaptığı ağır eleştirilerin “siyaseten” olduğunu ve kusura bakma demesini değil, CHP Genel Başkanının ona verdiği yanıtı ayıplıyorum.
Bu tür konuşmaların ve yanıtlarının kişiye özel değil genel olduğunun altını çiziyorum.
Devlet Bahçeli'nin, teröristbaşı Öcalan hakkında eski söylediklerini hatırlatmayacağım.
Yaş 70 e varınca, daha sakin düşünüyorum ve sürekli fikir değiştirenleri ciddiye almıyorum.
Ama onu TBMM ye davet eden son söylediklerini çok önemsiyorum.
Kafamda deli sorular dolaşıyor ve hepsinin adresi bölgede oldu bittiye getirilmek istenen Suriye'nin kuzeyindeki “yapı” oluyor.
İsrail, bir Nato ülkesi olan ülkemize saldırma olasılığını düşünmediğim gibi bizi karşısına alacak ve hayatına mal olacak bir yanlışa düşmeyeceğine eminim.
Savunma Bakanının İsrail bize saldırabilir sözünü, yeterli askerlik tecrübesinin olmadığı olarak yorumluyorum.
Gürültü başka yerlerden geliyor.
Tam birlik ve beraberlik içinde olmamız gereken, kurşun gibi ağır ortamda kim ve neden düğmeye bastı anlamak mümkün değil.
Ama siyaette aklıselimin firar ettiği gün gibi ortadır.
Hal böyle iken, iç siyasette pastırma yazı bitti, soruşturmalar ve kayyım atamaları ile ortalık kara kışa döndü.
Belediyeleri değil, halkı cezalandırma çabalarını ibretle izliyorum.
İşletme mezunu olduğumdan ekonomistim diyemiyorum ama EYT nin ekonomik paket tedbirleri içine konmuş bubi tuzağı olduğunu bal gibi biliyorum.
Geçmişte yerel seçim sonuçlarının kayyım operasyonları ile yok sayılmasının bedelini siyaseten Ak Parti ödedi gibi gözükse de, asıl bedeli 15 Temmuz'a kadar gelen süreçte halk olarak biz ödedik.
Şimdi peş peşe alınan kayyım atama kararlarının, yasal değil, hukuki zemini yoksa halk bunu çok iyi değerlendirecektir.
31 Mart seçim sonuçlarından siyaseten kimsenin ders almadığını, kimsenin süreci doğru okumadığını,kimsenin evrensel hukuk ilkeleriyle işinin olmadığını, empati kültürümüzün gelişmediğini izlemenin mutsuzluğunu yaşıyorum.
Diye yazımı bitirirken bir haber gözüme ilişti...
Geçen yıl milletvekili maaşlarının azlığından yakınan bir vekil melaen şöyle keramet buyurmuşlar.
“Ak Parti olmasaydı soframızda yemeğe ekmek bulamazdık “
Kendisinin Milletvekili olarak 166 bin maaş ve ayrıcalıkları ile fakrü zarüret(!) içinde yaşadığı ortamı ifade ettiği için düşüncelerine tamamen katılıyorum ve eğer vekil olmayıp normal vatandaş olsa ne yiyeceğini merak ediyorum?
Siz bizi düşünmeyin,Ankaralı Turgut'un şarkısı gibi kendi önünüzden bal, kaymak yiyin sayın vekilim!
Biz sayıca az da olsa geleceği haktan daha iyi okuyan,nezaket, feraset sahibi siyasetçiler gördük, ama şimdi siyasetin halkın en az otuz sene gerisinden geldiğini ve kavgadan beslenme alışkanlığının toplumu mutsuz ettiğini hüzün içinde takip ediyorum.
Herşeyi ben bilirim ve sizin adınızı da düşünürüm diyenleri şaşkınlıkla takip ederken “ Benim dediklerim bilim ile ters düşerse beni değil bilimi takip edin” diyecek kadar bilge olan sarı saçlı mavi gözlüye saygım ve minnetim artıyor.
ABD seçim yarışını Donald Trump, hem kumda hem de çimde kazandı.
Yani Temsilciler Meclisinde ve Senatoda çoğunluk elde ederek karar almada önünde engel bırakmadı.
Dostumuz (!) Trump, Ortadoğuda bizim dışımızda başta PYD olmak üzere herkese çiçekler öpücükler gönderdi.
Aman dikkat diyorum!
Dünya'nın seçimi oldu bitti ama bizdeki gibi onsuz olmaz, bunsuz olmaz diye gürültü kopmadı.
Trump, Biden ile seçimi unutup, Beyaz Saray'da şömine başında başbaşa sohbet ettiler ve 50 gün sonraki nöbet devrini konuştular.
Çünkü biliyorlar ki; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Kamala'da kazansaydı farklı olmazdı.
Demokrasi böyle bir şey demek ki!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman GÜRÇAY
Bizim normalimizde arıza var!
31 Mart seçimde ortaya çıkan sandık sonucunda halkın tercihi, siyaseti lodos çarpmış balık sersemi yaptı.
Ak Parti seçmeni tarihinde ilk defa partisini uyarmak ya da cezalandırmak amacıyla sandığa gitmedi.
Bu durumun en net örneğine Bursa seçimlerinde tanık olduk.
Bursa, gece dönerine tav olup bize paşa paşa oy verir diyerek kimyası tutmayan bir kadro ve ekiple seçime giren Ak Parti Bursa'da dağıldı.
CHP, Bursa'da bir önceki seçim sonuçlarına göre önemli oranda oy kaybetmesine rağmen seçimlerin galibi oldu.
CHP aday belirlerken, Mustafa Bozbey'in fikrini alıp biraz da dikkatli ve titiz olsaydı en azından iki ilçeyi daha kazandığı gibi oy oranı artardı.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti Genel Başkanı olarak seçim sonrası sandık sonuçlarından dersler çıkardıklarını ifade ederek, teşkilatını özellikle kibir konusunda sert bir şekilde uyardı.
Siyasi yaşamında şahin kanadın temsilcisi olarak nam salan Meral Akşener'i, sarı saçlı barış güvercinine çevirdi.
Ardından başta CHP olmak üzere siyasetin tüm aktörlerine normalleşme, yumuşama ve diyalog mesajını verdi.
CHP yeni yönetimi, başta Hatay örneğini bile göz önüne almadan ve sonuçları analiz etmeden seçim sürecinden kendi başarıları ile çıktıklarını düşündüklerinden buldumcuk şımarığı oldu.
Oysa halkın lezzet testi için marketlerde tattırma örneği gibi CHP yi yerelde denemek istediğinin fark etmediler.
Bir de Ak Partinin ihmal ettiği hatta unutup yoksulluğa terk ettiği emekli kesimi ilk kez sesini yükseltince hamsiler bir oldu ve balinayı yuttu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, akışı ve gündemi Ak Parti lehine çevirmek için siyasette normalleşme ve yumuşama mesajını verince, CHP Genel Başkanı Özgür Özel; tecrübeleri ve yaşanmışlıkları ile siyaseti doğru okuyan isimlerin uyarılarını dikkate almadan, hamleyi pes etmek olarak algıladı, işte bu diyerek mesajı aldı ve kısa süren pastırma yazından sonra gündemi Ak Parti'ye teslim etti.
TBMM yasama dönemi açılış resepsiyonunda usta siyasetçi Bahçeli'nin Özgür Özel' e yaptığı ağır eleştirilerin “siyaseten” olduğunu ve kusura bakma demesini değil, CHP Genel Başkanının ona verdiği yanıtı ayıplıyorum.
Bu tür konuşmaların ve yanıtlarının kişiye özel değil genel olduğunun altını çiziyorum.
Devlet Bahçeli'nin, teröristbaşı Öcalan hakkında eski söylediklerini hatırlatmayacağım.
Yaş 70 e varınca, daha sakin düşünüyorum ve sürekli fikir değiştirenleri ciddiye almıyorum.
Ama onu TBMM ye davet eden son söylediklerini çok önemsiyorum.
Kafamda deli sorular dolaşıyor ve hepsinin adresi bölgede oldu bittiye getirilmek istenen Suriye'nin kuzeyindeki “yapı” oluyor.
İsrail, bir Nato ülkesi olan ülkemize saldırma olasılığını düşünmediğim gibi bizi karşısına alacak ve hayatına mal olacak bir yanlışa düşmeyeceğine eminim.
Savunma Bakanının İsrail bize saldırabilir sözünü, yeterli askerlik tecrübesinin olmadığı olarak yorumluyorum.
Gürültü başka yerlerden geliyor.
Tam birlik ve beraberlik içinde olmamız gereken, kurşun gibi ağır ortamda kim ve neden düğmeye bastı anlamak mümkün değil.
Ama siyaette aklıselimin firar ettiği gün gibi ortadır.
Hal böyle iken, iç siyasette pastırma yazı bitti, soruşturmalar ve kayyım atamaları ile ortalık kara kışa döndü.
Belediyeleri değil, halkı cezalandırma çabalarını ibretle izliyorum.
İşletme mezunu olduğumdan ekonomistim diyemiyorum ama EYT nin ekonomik paket tedbirleri içine konmuş bubi tuzağı olduğunu bal gibi biliyorum.
Geçmişte yerel seçim sonuçlarının kayyım operasyonları ile yok sayılmasının bedelini siyaseten Ak Parti ödedi gibi gözükse de, asıl bedeli 15 Temmuz'a kadar gelen süreçte halk olarak biz ödedik.
Şimdi peş peşe alınan kayyım atama kararlarının, yasal değil, hukuki zemini yoksa halk bunu çok iyi değerlendirecektir.
31 Mart seçim sonuçlarından siyaseten kimsenin ders almadığını, kimsenin süreci doğru okumadığını,kimsenin evrensel hukuk ilkeleriyle işinin olmadığını, empati kültürümüzün gelişmediğini izlemenin mutsuzluğunu yaşıyorum.
Diye yazımı bitirirken bir haber gözüme ilişti...
Geçen yıl milletvekili maaşlarının azlığından yakınan bir vekil melaen şöyle keramet buyurmuşlar.
“Ak Parti olmasaydı soframızda yemeğe ekmek bulamazdık “
Kendisinin Milletvekili olarak 166 bin maaş ve ayrıcalıkları ile fakrü zarüret(!) içinde yaşadığı ortamı ifade ettiği için düşüncelerine tamamen katılıyorum ve eğer vekil olmayıp normal vatandaş olsa ne yiyeceğini merak ediyorum?
Siz bizi düşünmeyin, Ankaralı Turgut'un şarkısı gibi kendi önünüzden bal, kaymak yiyin sayın vekilim!
Biz sayıca az da olsa geleceği haktan daha iyi okuyan,nezaket, feraset sahibi siyasetçiler gördük, ama şimdi siyasetin halkın en az otuz sene gerisinden geldiğini ve kavgadan beslenme alışkanlığının toplumu mutsuz ettiğini hüzün içinde takip ediyorum.
Herşeyi ben bilirim ve sizin adınızı da düşünürüm diyenleri şaşkınlıkla takip ederken “ Benim dediklerim bilim ile ters düşerse beni değil bilimi takip edin” diyecek kadar bilge olan sarı saçlı mavi gözlüye saygım ve minnetim artıyor.
ABD seçim yarışını Donald Trump, hem kumda hem de çimde kazandı.
Yani Temsilciler Meclisinde ve Senatoda çoğunluk elde ederek karar almada önünde engel bırakmadı.
Dostumuz (!) Trump, Ortadoğuda bizim dışımızda başta PYD olmak üzere herkese çiçekler öpücükler gönderdi.
Aman dikkat diyorum!
Dünya'nın seçimi oldu bitti ama bizdeki gibi onsuz olmaz, bunsuz olmaz diye gürültü kopmadı.
Trump, Biden ile seçimi unutup, Beyaz Saray'da şömine başında başbaşa sohbet ettiler ve 50 gün sonraki nöbet devrini konuştular.
Çünkü biliyorlar ki; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Kamala'da kazansaydı farklı olmazdı.
Demokrasi böyle bir şey demek ki!