Merhaba... 20 yıldan bu yana yer aldığım medya sektöründe bir süredir ara verdiğim yazılarıma Bursa Post mecrasında devam edeceğim. Meslek büyüklerim Osman Gürçay ve Mustafa Özdal’a teşekkür ediyorum.

Malum hem sokağın, hem de makamların ana gündemi ‘ekonomi.’ Kimisi için harcama yapmamak için korunaklı bir sığınak, kimisi için ise bol sürprizli fırsatlara açılan görkemli bir kapı niteliğinde. Ekonomi yönetiminin yanı sıra işvereniyle, işçisiyle son derece kritik bir süreç içinde bulunduğumuz.

Üretim ve operasyon kaynaklı maliyetleri asgari düzeyde tutarak kontrol etmeye çalışan işveren cephesi, bugünlerde en çok yeterli finansman kaynağı bulamamaktan yana dertli. Finansman yelpazesinin geçmişe nazaran daralması, haliyle operasyonel hareket alanını kısıtlıyor ve bu da yeni yatırımlar için ürkekliğe yol açıyor.

Ekonomik sıkıntılarla yüz yüze gelmeye devam eden en büyük kesim ise KOBİ’ler, yani küçük ve orta ölçekli işletmeler. Gelirleri belli bir sınırın altında olan ve işleri ucu ucuna toparlayan bu gruptakiler, ciddi anlamda destek kredisi arayışında. KOBİ’lerin bu dönemde desteklenmesi, ekonominin genel gidişatını da etkileyecek nitelikte. Zira halihazırda ülkemizdeki işletmelerin tamamına yakını KOBİ statüsünde!

İşte böylesine bir tabloda kısa süre önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yaptığı açıklama, iş dünyasının homurdandığı ve bir hayli rahatsız olduğu bir meseleyle ilgiliydi.

Bazı whatsapp gruplarında; sıkıntıda olduğu, batmak üzere olduğu ileri sürülen firmaların yer aldığı listeler yayınlanmıştı. TOBB Başkanı da bunun üzerine “Özellikle bazı bankaların il ve ilçe şubelerini dedikodu ticareti konusunda daha hassas olmaya davet ediyorum.” çağrısını yapmıştı. Bir başka vurgusu da enflasyonist ortam nedeniyle özel sektöre yönelik eleştirilerdi. Bu hususta da sektörün suçlu ilan edilmesine karşı çıkıp fahiş fiyat konusunda kamunun yetkili kurumlarını göreve davet etmişti.

Çağrı, Bursa iş dünyasında da kısa sürede karşılık buldu. İddiaları, ‘itibar suikasti’ niteliğindeki yalan ve iftira furyası olarak değerlendiren BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Hisarcıklıoğlu’nun çağrısını çok kıymetli bulduklarını belirterek “Ülkemizin sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda aynı gemide yer alan reel sektörümüz ile finans sektörü birlikte hareket etmek, birbirine destek olmak zorundadır.” mesajını verdi.

İş dünyasının rahatsızlığı ortada. Finans kuruluşlarının bu süreçte daha hassas davranması bekleniyor. İş dünyası finans kuruluşlarına ne kadar ihtiyaç duyuyorsa finans kuruluşları da aynı durumda. Bir nevi aynı gemide yol almak gibi. Yolda kazaların olması, her iki tarafı da olumsuz etkiler. Ancak birbirlerine destek sağlarsa fırtınalar asgari zararla atlatılır.

Gelinen aşamada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Türkiye Bankalar Birliği’nin harekete geçmesi önemli olacaktır. Kara liste sancısını dindirmek adına iş dünyası ile bir araya gelinmesi ve bu tabloda listelerin kıymet-i harbiyesinin olmadığı şeklinde güçlü bir mesajın kamuoyuna açık olarak verilmesi, fırtınayı tersine çevirebilir.