SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çocuklarda Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu nedir?

Nev Sağlık Grubu'ndan Uzm. Dr. Çiğdem Tanrıverdi, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nun (DEHB) çocukların okul başarısını ve günlük yaşamlarını etkileyen genetik ve çevresel etkenlerle şekillendiğini belirtti. DEHB'nin erkek çocuklarda daha yaygın olduğunu vurguladı.

Haber Giriş Tarihi: 11.03.2025 11:11
Haber Güncellenme Tarihi: 11.03.2025 11:19
Kaynak: Osman GÜRÇAY
Çocuklarda Dikkat eksikliği  ve Hiperaktivite bozukluğu nedir?

"Dikkat eksikliği, günümüzde birçok bireyi etkileyen yaygın bir durum olarak, özellikle çocuklar ve gençler arasında okul başarısını ve günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebiliyor"diyen Nev Sağlık Grubu Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi bölümünden Uzm. Dr. Çiğdem Tanrıverdi, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Tanrıverdi, “DEHB’da klinik belirtiler dikkat, konsantrasyon, hareketlilik ve dürtü kontrolü alanlarındaki sorunlarla karakterizedir. Dikkat eksikliği, kişinin yaşına, sosyal ve kültürel özelliklerine oranla odaklanmakta güçlük çekmesi, unutkan olması, dağınık olması, işlerini organize etmekte zorluk yaşaması, bir işe konsantre olduktan sonra basit bir uyaranla (ses, tıkırtı vs.) çok kolay dikkatinin dağılması, dikkat sabır gerektiren işlerden kaçınılması ve sık sık dikkat hataları yapmasıdır. Hiperaktivite, kişinin yaşına göre çok daha hareketli, aceleci veya aşırı konuşkan olmasıdır. Çocuklarda sürekli bir yerlere tırmanma, motor takılmış gibi koşuşturma hiperaktiviteyi akla getirir. Kişinin sırasını beklemede zorlanma, isteklerini erteleyememe, daha soru bitmeden
yanıt verme, acelecilik, başkalarının sözlerini kesme gibi davranışlar ve bu davranışlar sonucu çocuğun işlevselliğinin olumsuz yönde etkilenmesi durumu ise dürtüsellik sorunlarını düşündürmelidir”
şeklinde ifadelerde bulundu.
 

“Kimlerde görülür?”
Dr. Tanrıverdi, “Okul çağı çocuklarının %3-7’sinde görülmektedir. Tüm dünyadaki görülme sıklığı %5.29, erkeklerde kızlara oranla 3-7 kat daha sık görülmektedir. Bu farklılığın, kızlarda davranışsal semptomlara erkeklerden daha az rastlanmasından ve tedavi başvuru sıklığının erkeklerde daha fazla olmasından kaynaklanabileceği düşünülmüştür. Erkeklerde 3 alt görünüm de daha sık görülürken, kızlarda dikkat eksikliği baskın görünüm daha sık görülmektedir” dedi.

“Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun genetik bir yanı var mıdır?” “DEHB’nin etiyolojisi tam olarak bilinmemektedir. Birçok genetik ve çevresel biyolojik faktörün erken gelişim sırasındaki etkileşimiyle oluşan kompleks bir etiyoloji olduğu bilinmektedir” diyen Uzm. Dr. Çiğdem Tanrıverdi, “Etyolojide en temel rolü genetik etkenlerin oynadığı, DEHB oluşumunda genetik etkenlerin %79 oranında görüldüğü, genetik geçişin en yüksek olduğu psikiyatrik bozukluktur. Aile çalışmalarında DEHB’li çocukların
hem ebeveynlerinde hem de kardeşlerinde DEHB riskinin 2-8 kat arttığı gösterilmiştir. Hiçbir aday genin tek başına DEHB oluşumundan sorumlu olamayacağı ancak genetik yatkınlık düzeyinin artışıyla çevresel ve biyolojik etkenlerin de etkisi ile hastalığın oluşumuna eden olduğu öne sürülmektedir.

DEHB anne babanın yanlış tutumları sonucu oluşan bir bozukluk değil çok yüksek genetik geçişe sahip, beynin dopaminerjik ve noradrenerjik dizgesinde bozukluklara yol açan ve beyinde başta frontostriato-serebellar bölgeler olmak üzere yaygın yapısal ve fonksiyonel değişikliklerle seyreden nörogelişimsel bir bozukluktur” dedi.

“Okul öncesi dönemde de DEHB belirtileri oluyor mu?”
Dr. Tanrıverdi, “Okul öncesi dönemde DEHB çocuklarda sıklıkla aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat sorunları ile ilişkili olan agresif davranışlar, öfke nöbetleri, karşı gelme davranışları, zayıf akran ilişkileri nedeniyle başvurmakta. Bu çocuklar kreş ve anasınıfı ortamında diğer çocukların oyunlarını bozacak şekilde sürekli hareket halindedir. Uyku saatinde uyumaya direnç gösterebilir, uyumsuz davranışlar sergileyebilirler. Hikâye, dinleme gibi grup aktivitelerinde sessizce oturamazlar. Sürekli gürültülü oyunlar oynarlar. Oyuncak ve eşyalara zarar verebilen tehlikeli oyunları tercih ederler. Dürtüsellik nedeniyle kaza geçirme, düşme ve yaralanmalar olabilir” dedi.

Tanrıverdi, “Kognitif-davranışçı psikoterapide istenilen davranışın pekiştirilerek sıklığının arttırılması ve istenmeyen davranışların söndürülmesi amaçlanır. Bu yaklaşımla tedavi sonucunda daha çok dürtü kontrolü, daha uzun düşünerek harekete geçme ve motor hareketliliğin uygun bir biçimde gerçekleşmesi sağlanır. Bireysel psikoterapi karamsarlık, kaygı, düşük benlik saygısı, depresyon gibi durumların ortaya çıkmasını engelleme ve tedavi etmede faydalı olabilir. Ailelerin DEHB’nin özellikleri ve gidişatı hakkında bilgilendirilmesi ve ebeveynlerin uygun disiplin yöntemlerini uygulanmasının sağlanması önemlidir. Ebeveynler aşırı hoşgörülü ya da aşırı cezalandırıcı tarzdaki yaklaşımlardan kaçınmalıdır” şeklinde ailelere uyarılarda bulundu.

Kaynak: Osman GÜRÇAY

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.