Organik olmayan her sebze ve meyve kanseri tetikliyor

Bursa’da kanserde erken teşhisin önemi ve tedavi yöntemleri ile sağlıklı beslenmenin ele alındığı söyleşide uyarılarda bulunan Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:

İbrahim Yıldırım, "Bütün kokan gıdalar antitümörel aktiviteye sahiptir. Ancak tarımsal ilaçları içine soktuğunuz anda maalesef fayda yerine zarar görüyoruz" dedi.

Bursa’da düzenlenen ‘Kendi Hikayeni Kansersiz Yaz’ adlı söyleşi büyük ilgi gördü. Genellikle kadınların ilgi gösterdiği Kanser Haftası etkinliğinde sağlıklı beslenmeden sosyolojik çevreye, spordan sağlık kontrollerine kadar birçok konu ele alındı. Söyleşide Medicana Bursa Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. İbrahim Yıldırım, Bursa Kanserle Savaş Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Nermin Özkurt, kanseri yenen Sevgi Uyumaztürk, salondaki vatandaşlarla deneyimlerini paylaştı. Her hastanın, her kişinin hasta olduktan sonra ve önce beslenmesinin farklı olduğunu belirten Radyasyon Onkolojisi Uzm. Dr. İbrahim Yıldırım, "Ancak genel olarak her şeyin birinci olarak organik olmasını öneriyoruz. Tarımsal ilaçlardan uzaklaştırılmış beslenmeyi öneriyoruz. Birtakım gıdalar vardır. Bu gıdalar antitümöreldir. Genelde aklınızda şöyle bulunsun; bütün kokan gıdalar antitümörel aktiviteye sahiptir. Başta sarımsak, pırasa, soğan, brokoli, brüksel lahanası, karnabahar, ıspanak, roka ve pancar gibi gıdalar antitümörel aktifiyiteye sahiptir. Ancak tarımsal ilaçları içine soktuğunuz anda maalesef fayda yerine zarar görüyoruz. Tarımsal ilaçların bir şekilde uzaklaştırılması, hatta mümkünse organik, ilaçlanmamış beslenme yapılması en önemli beslenmedir. Tabii ki sadece bir beslenmeyle kanser tedavisi olmaz. Sağlığın bir bütün olduğunu ve bedensel ve ruhsal sağlığın iyilik halinin önemli olduğunu unutmamak gerekiyor. İçme suyundan destek tedavilerine kadar her şey kanser tedavisinde önemlidir" dedi.

Kanseri nasıl yendiğini anlatan Sevgi Uyumaztürk, "2021 Ekim ayı sonunda davetsiz misafirle karşılaştım. Neden ben diyorsunuz. Ama süreci iyi yönetebiliyorsanız, kısa çöpü çekmiş olsanız dahi bu süreci iyi bir diyetisyenle, iyi bir psikologla ve tedavinizi planlayacak hocalarla iyi bir iletişimle bu süreci güvenle yürütüyorsunuz. Bugün burada olmak benim için büyük bir keyif. 3,5 yıllık bir savaş değil de davetsiz misafirle ilgili yaşadığım olayları vatandaşlarla her fırsatta paylaşıyorum. Hiçbirimiz aslında güçlü değiliz. Şartlar karşısında aldığımız roller, aldığımız kararlar ve belirlediğimiz yol haritaları olmalı. Aslında herkesin bir Piri Reis yol haritası olmalı. Çünkü bu hastalık da, kanser de kişinin parmak izi gibi kendine özeldir. Buna göre yol haritanızı belirlemeniz lazım. Ama Piri Reis haritası herkesin kendine özgü olmalı. Bu sadece hastalıkta değil, yaşamın her alanında olmalıdır" dedi.

Her iki göğsünde meme kanseri çıktığını ve tam tedavisinin bittiğini sanırken tiroit kanseriyle tanıştığını ifade eden Uyumaztürk, "Her kadın kontrollerini yaptırsın. Ben çok yoğun çalışan bir insandım. Gündüz evimde hiç oturmadığımı fark ettim. Ama 3,5 yıl evde kalıyorsunuz. Evinizdeki her ayrıntıyı öğreniyorsunuz. Biraz kendinize öz şefkat göstermeniz gerekiyor" diye konuştu.

Kanserin bireysel bir hastalık olmadığını ifade eden Bursa Kanserle Savaş Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Nermin Özkurt ise, "Kanser kesinlikle sosyolojik hastalıktır. Bütün toplumu, aileyi etken bir hastalıktır. Ben gönüllülük bazında tamamen tesadüfen dernekle tanıştım. Dernekte bütün çalışan arkadaşlarımı gönüllü olarak çalışıyoruz. Hiçbir madde çıkarı olmadan, beklentisi olmadan tamamen kendi özelliklerimizi hasta ve hasta yakınlarımızın yararına çalışmalar yürütüyoruz. Kanser tabii ki günümüze gittikçe artan ve maalesef ki çok hızlı artan bir hastalıktır. Ben göreve başladığım 2018 yılında 8 kadından 1’i meme kanseriydi. Artık 6 kadından 1’e dönmeye başladı. İlerleyen yıllarda bu dörde düşecek veya belki de 2 kadından 1’i olacak. Çünkü çok hızlı gelişmektedir. Bazı kanser türlerinden belki korunamayız. Ama erken teşhisle çok kısa sürede tedaviyle sonlanabiliriz. Erken teşhis o kadar önemli ki, bunun için tek yapmamız gereken bakanlığımızın ve özel kurumlarımızın kanser tarama merkezlerine gitmemizdir. Test yaptığımızda yolculuğumuz 3 sürecekse 1 yılda bitebiliyor. Bugün meme kanseri yüzde 100 erken teşhiste tedaviyle, başarıyla sonuçlanıyor. Onun için de herkese ne olur taramalarını aksatmasın. Ben de olmaz demeyeyim. Yani yılda bir kez bir cerraha gitmek, yılda bir kez bir hekim kontrolünden geçmek, kadınların kendilerini çocuğu muayenesi yapması, bunlar sadece on dakikasını alacak süreler. Ancak hayatlarına çok saniyeler kazandıracaktır" dedi.