Öztürk, söz konusu arazi için yürütülen bu süreçte Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Nilüfer Belediyesi'nin tamamen devre dışı bırakıldığını belirterek, yerel yönetimlerin yok sayılmasını "Bursa halkının iradesinin hiçe sayılması" olarak nitelendirdi. Öztürk, kararların tamamen Ankara merkezli olarak, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın inisiyatifiyle alındığını vurguladı.
Cumhurbaşkanına Yakın İsimlerin Sürece Dahil Olması
CHP'li Öztürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Katılımevim'in bu projede devreye girmesinin ardından satış sürecinin hızlandığını ve arazinin söz konusu konsorsiyuma devredildiğini belirtti. Bu durumun Bursa'daki yerel halkın çıkarları göz ardı edilerek yürütüldüğünü söyleyen Öztürk, "Katılımevim'in sürece dahil olmasıyla, bu büyük ölçekli projede ayrıcalıklar sağlandığı izlenimini doğuruyor. Bu ayrıcalığın nedeni nedir?" diye sordu.
Yerel Belediyelerin Yok Sayılması ve Dayatılan İmar Değişiklikleri
Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Nilüfer Belediyesi'nin karar alma sürecine dahil edilmediğini hatırlatan Öztürk, bu durumu eleştirerek, "Bursa'nın en değerli arazisi üzerinde yapılacak imar değişikliğini, halkın iradesini hiçe sayarak Ankara'dan dayatmanın nedeni nedir? Belediyeleri tamamen devre dışı bırakmak, bu projeye sağlanan ayrıcalığın en açık göstergesidir" dedi.
Atış Yapı'ya Sağlanan Ayrıcalıkların Nedenleri Sorgulanıyor
Öztürk, konsorsiyumda yer alan Atış Yapı'nın bölgedeki diğer projelerinde de ayrıcalıklı imar hakları elde ettiğini belirtti. Özellikle Babylon Bursa ve West Point projelerinde emsal artışlarının iki katına çıktığını dile getiren Öztürk, Atış Yapı'ya verilen bu ayrıcalıkların teknik gerekçelerini sorguladı. "Diğer firmalara tanınmayan bu imar artışlarının somut gerekçeleri nelerdir? Kamu kaynaklarının belirli firmalara peşkeş çekildiği yönündeki endişeler bu tür kararlarla doğrulanmıyor mu?" şeklinde açıklamalarda bulundu.
Esnafla Anlaşma Yerine "Çürük Raporu" ve Zorla Tahliye İddiaları
Carrefour Alışveriş Merkezi'ndeki 150 işletmenin haklarını savunmak yerine, binaya "çürük raporu" verilerek yıkım kararı alındığını belirten Öztürk, bunun esnafın ekmeğiyle oynamak anlamına geldiğini söyledi. "Çelik konstrüksiyona sahip bir binaya çürük raporu verilmesi hangi gerekçelere dayanıyor? Bağımsız bir inceleme yapılmış mıdır, yoksa bu karar, projenin hızlanması için bir araç olarak mı kullanılıyor?" sorularıyla süreci eleştirdi.
Öztürk'ün Bakan Kurum'dan Yanıt Beklediği Sorular
CHP'li Öztürk, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'a şu soruları yöneltti:
- Yerel Yönetimlerin Yok Sayılmasının Amacı Nedir?: Bursa'nın en değerli arazisinde yapılacak imar değişikliklerinin Ankara'dan dayatılmasının arkasında hangi kamu yararı gözetilmektedir?
- Cumhurbaşkanına Yakın Katılımevim'in Rolü: Cumhurbaşkanına yakın Katılımevim'in bu projeye dahil olması, yerel taleplerin yok sayılmasında nasıl bir rol oynamaktadır? Bu projeye sağlanan ayrıcalıklar hangi yasal dayanağa dayanmaktadır?
- Atış Yapı'ya Tanınan Ayrıcalıklar: Atış Yapı'ya, bölgedeki diğer projelerde tanınan emsal artışları hangi teknik gerekçelere dayanmaktadır?
- Esnafa Yönelik Zorla Tahliye ve "Çürük Raporu" Kararı: 150 esnafı mağdur eden çürük raporu kararı, bağımsız bir incelemeye dayanmakta mıdır?
Bursa'nın Geleceği Tehlikede
Öztürk, bu sürecin Bursa halkının taleplerinin yok sayılması anlamına geldiğini belirterek, kentin yeşil alan ve sosyal donatı ihtiyacının hiçe sayılarak arazinin özel inşaat projelerine açılmasının nasıl bir kamu yararı sağladığını sorguladı. Büyükşehir Belediyesi ve Nilüfer Belediyesi'nin devre dışı bırakılmasıyla Ankara'dan gelen kararlarla projelerin hızlandırılması, kamu yararı yerine ticari bağlantıların öne çıkarıldığı endişelerini artırıyor.
Öztürk'ün açıklamaları, Bursa'da büyük ölçekli inşaat projelerinin yerel iradeyi hiçe sayarak, merkezi bir yapı tarafından yürütüldüğüne dair sert eleştirileri gündeme taşıdı.